Çarşamba çayım yıllardır Bereketli sularınla Bozkır topraklarını sulayan yegâne yaşam kaynağımız.
İndik artık Şimdilerde Deliği Meleği kalmayan Yol genişletme çalışmaları ile eriyip giden Deliktaş mevkie Burada Böget Dere’nin kurduğu ilk bögettir sana. İki kola dağılırsın birisi yatağında diğeri Bahçeleri ve Altundağ Tahin Fabrikasına doğru İşletmenin üstüne de küçük havuzdan Büyük borularla ivme kazanarak iki koldan tek kola düşmek için coşkuyla inersin aşağıya.
Şimdi geldik Dere’nin Tarihi üç Kemerli Selçuklu Köprüsüne Burada da durum aynı Sorkundaki gibi zamana meydan okusa da köprü yıkılma korkusuyla yapıvermiş yanına bir yoldaş. Buradan geçince arapboğanda Dere’nin ikinci setinde Tekrardan ayrılırsın iki kola bu sefer görev daha büyük. Bahçeleri yine sulayacaksın ama bir Değil üç tane Tahin Fabrikasına uğrayıp Susam’dan tahin yapıp yoluna devam edeceksin. İlk Değirmenimiz Kalaycı oğlu tahin, Asımçavuş Oğulları Tahin (Turgutlar) ve Güleroğlu tahin. Dere’de iki kolda Köy aşağı camisine kadar yol alır oradan tekrar kavuşur adını senden almış Dere’ye veda ederek devam edersin yoluna.
Çağlayan’da (Çat) da varmış eskilerden Tahin değirmenleri zamanla kapanmış işlemez olmuş, Çarşamba geliyor Çat Merkezindeki Eski Tarihi Köprü altına Köprü Eski olmasına rağmen sapa sağlam buradayım diyor sadece yayalar yürüse de. Diğerlerinin aksine bu köprü Yanına gelen Yeni köprülerin gölgesinde sönmemiş aksine Ben yıkılmadım ayaktayım dercesine Yeni köprüden daha heybetli göğüs gerer bizlere. Buradan Çat yaylalarından gelen suyunla canına can katarak yoluna devam edersin.
Taki Çat inişindeki Bozkırımın kurduğu sete kadar burada amaç farklı sadece Bahçe sulamak değil bunun yanında Arıklardan yol alarak Bozkır içinde Elektrik üretmek küçük görmemek lazım ne üretir ki diye Eski Alman yapımı bina demode makineler olsa da 1000 Adet evin Elektriğini karşılıyor. Buradaki emeğiyle Çarşamba elektrik olup evlere ışık olur ışıldar. Çarşı içinde Cuma Pazarı civarında tekrar iki kol birleşir tek kol olur ayrılık yetmiştir artık ayrılmadan yola devam. Önceleri Akgül Resturant Civarında Eski Başkanlarımızdan Lokman Ciğerci Döneminde yapılmış Güzel bir Set vardı şimdilerde yok ama yinede biraz yükseltisi bile çok hoş görüntü veriyor. Çarşambaya Belediye binasından başlayarak akşamları Beyaz ışıltılar içinde Uykuya yatmış bebek gibi görürüz. Kundağında uyuklayan bebek nasılsa çarşambada susmuş ne uğultu ne şarıltı kalmış ışıkların yansımasını alarak sessizce kayıyor Bozkır içinde. Merkez Cami Yanında Selçuklulardan Kalma Tarihi köprümüze geliyoruz Burada da bir tarih yatıyor zamanında Merkezi Karşı yakaya bağlayan köprüymüş ama yorgun düşünce Çarşamba üstüne 3 Adet köprü kurulmuş Tarihi Sadece Yayalara ayrılmış. Buradan Asar Tepe ile Sivri Tepesi Arasında Hama mevkiden Akıp ilerleyerek, Maviye gidersin.
Su hayattır derler; Bizde Bu hayat var suyun olduğu her yerde, Medeniyetler kurulmuş bu sessiz yerlerden biriside Bozkır’ımız Tarihi M.Ö ki yıllara dayan Memleketimiz. Çarşamba tüm endamıyla Yıllar yılı akmış Er damlasına tarihin tozlu sayfalarında değişik milletler, Savaşlar, Beyler, Bin bir türlü süriyetler işlenmiş. Adın İsaura olmuş Sırıstat olmuş ve en nihayetinde Bozkır olmuş yüzlerce devlet olmuş. Suyun Sert İnsanın Mert olmuş. Suyunun verdiği bereketle Bağlar bahçeler sulanmış su değirmenlerin dönmüş un ügütmüş, Tahin Değirmenlerinde Susamlar öğütülmüş Besleyici bol vitaminli Tahin olmuş, Konya’ya değil dünya’ya nam salmış “Haki ki Bozkır Tahin’i” olmuş.
Toros dağlarının zirvelerinden bereketini toplar Bereketli yayların verimli topraklarından süzerek İki essiz kaynaktan bizlere sunarsın. Bir sene Sağdan patladınsa bir sene bakmışsın sol pınardan patlamış çevreye bereket saçıyorsun.
Adın kâh Agırdibi kâh aygır Gediği yâda olmuş Su çıktığı fark etmez Bozkırımın can damarısın. Güldür güldür sularınla Baharın Yoluna arkına sığmazsın Senden Korkar bu zaman Bereket saçan suyun korku saçar bu korkuyla yüceltir Bozkırlım seni Uluçay der. Uluçay coştu aman dikkat.
Yolculuğun Ayırdibin’den Başlar, Karacahisar dan geçer Sorkuna doğru yüksekten uğuldayarak inersin, Sorkunda engine iner dinlenirsin biraz durgun ama değirmenlerin çarklarını gıcırtarak döndürür Bölgemin Bozkır Sorkun Tahinlerinin Mis gibi kokusuna Suyunun bereketini katarsın. Biraz ilerleyince Devran devran kurulmuş Tarihi Köprülerinden İlkinden Geçersin. Tarihi Sorkun Köprüsü Zaman meydan okusa da Köprü yılların yorgunluğundan bitap düşmüştür o yüzden Hemen yanına Yeni Köprü Kurulmuş Can yoldaşı olmuştur. Hemen yanında Analarım Bacılarım Basma, Fistan,vs getirmiş yamacına hemen yukarında yakmış ateşi Kaynatıyor Suyunu. Bereketli suların varken ne gerek Özel Yumuşatıcılara senin suyun senin mis gibi kokunla biliyor anam yıkıyor ashabını. Kozludan, Bavlas Pınarından sularla güçlenir kuvvetlenirsin.
Geçtik mi Şimdi sorkunu Geldik iki Kasabanın ortasında Başköprü mevkiye Burada gabış Emminin (Mustafa ESER) Su çarkı döner durur Çaydan alır suyunu Verir Bahçe yolaklarına. Dağdan inmiş Köy davarı bekliyor ılkıcıları, Tam dönemeçten geliyor ılkıcı teyzelerimiz Ellerinde helkileri hepsi onlarca davar içinde biliyor kendi davarını başlıyor sağmaya Soban obasında dinlenirken, Helkeye sütler fış fış inerken Çarşamba Köprünün altındaki sette dinmiş Suda yüzen çocukların El kol çırpmalarının sesine dönmüş. Köprü üzerinden sessizcene geçiyor onlarca Köy ve Kasabayı besleyen Yayla suyu Katran kaplı Borusu içinde gün yüzüne çıkarak Derenin evlerine doğru yollanır.
Adın kâh Agırdibi kâh aygır Gediği yâda olmuş Su çıktığı fark etmez Bozkırımın can damarısın. Güldür güldür sularınla Baharın Yoluna arkına sığmazsın Senden Korkar bu zaman Bereket saçan suyun korku saçar bu korkuyla yüceltir Bozkırlım seni Uluçay der. Uluçay coştu aman dikkat.
Yolculuğun Ayırdibin’den Başlar, Karacahisar dan geçer Sorkuna doğru yüksekten uğuldayarak inersin, Sorkunda engine iner dinlenirsin biraz durgun ama değirmenlerin çarklarını gıcırtarak döndürür Bölgemin Bozkır Sorkun Tahinlerinin Mis gibi kokusuna Suyunun bereketini katarsın. Biraz ilerleyince Devran devran kurulmuş Tarihi Köprülerinden İlkinden Geçersin. Tarihi Sorkun Köprüsü Zaman meydan okusa da Köprü yılların yorgunluğundan bitap düşmüştür o yüzden Hemen yanına Yeni Köprü Kurulmuş Can yoldaşı olmuştur. Hemen yanında Analarım Bacılarım Basma, Fistan,vs getirmiş yamacına hemen yukarında yakmış ateşi Kaynatıyor Suyunu. Bereketli suların varken ne gerek Özel Yumuşatıcılara senin suyun senin mis gibi kokunla biliyor anam yıkıyor ashabını. Kozludan, Bavlas Pınarından sularla güçlenir kuvvetlenirsin.
Geçtik mi Şimdi sorkunu Geldik iki Kasabanın ortasında Başköprü mevkiye Burada gabış Emminin (Mustafa ESER) Su çarkı döner durur Çaydan alır suyunu Verir Bahçe yolaklarına. Dağdan inmiş Köy davarı bekliyor ılkıcıları, Tam dönemeçten geliyor ılkıcı teyzelerimiz Ellerinde helkileri hepsi onlarca davar içinde biliyor kendi davarını başlıyor sağmaya Soban obasında dinlenirken, Helkeye sütler fış fış inerken Çarşamba Köprünün altındaki sette dinmiş Suda yüzen çocukların El kol çırpmalarının sesine dönmüş. Köprü üzerinden sessizcene geçiyor onlarca Köy ve Kasabayı besleyen Yayla suyu Katran kaplı Borusu içinde gün yüzüne çıkarak Derenin evlerine doğru yollanır.
İndik artık Şimdilerde Deliği Meleği kalmayan Yol genişletme çalışmaları ile eriyip giden Deliktaş mevkie Burada Böget Dere’nin kurduğu ilk bögettir sana. İki kola dağılırsın birisi yatağında diğeri Bahçeleri ve Altundağ Tahin Fabrikasına doğru İşletmenin üstüne de küçük havuzdan Büyük borularla ivme kazanarak iki koldan tek kola düşmek için coşkuyla inersin aşağıya.
Şimdi geldik Dere’nin Tarihi üç Kemerli Selçuklu Köprüsüne Burada da durum aynı Sorkundaki gibi zamana meydan okusa da köprü yıkılma korkusuyla yapıvermiş yanına bir yoldaş. Buradan geçince arapboğanda Dere’nin ikinci setinde Tekrardan ayrılırsın iki kola bu sefer görev daha büyük. Bahçeleri yine sulayacaksın ama bir Değil üç tane Tahin Fabrikasına uğrayıp Susam’dan tahin yapıp yoluna devam edeceksin. İlk Değirmenimiz Kalaycı oğlu tahin, Asımçavuş Oğulları Tahin (Turgutlar) ve Güleroğlu tahin. Dere’de iki kolda Köy aşağı camisine kadar yol alır oradan tekrar kavuşur adını senden almış Dere’ye veda ederek devam edersin yoluna.
Çağlayan’da (Çat) da varmış eskilerden Tahin değirmenleri zamanla kapanmış işlemez olmuş, Çarşamba geliyor Çat Merkezindeki Eski Tarihi Köprü altına Köprü Eski olmasına rağmen sapa sağlam buradayım diyor sadece yayalar yürüse de. Diğerlerinin aksine bu köprü Yanına gelen Yeni köprülerin gölgesinde sönmemiş aksine Ben yıkılmadım ayaktayım dercesine Yeni köprüden daha heybetli göğüs gerer bizlere. Buradan Çat yaylalarından gelen suyunla canına can katarak yoluna devam edersin.
Taki Çat inişindeki Bozkırımın kurduğu sete kadar burada amaç farklı sadece Bahçe sulamak değil bunun yanında Arıklardan yol alarak Bozkır içinde Elektrik üretmek küçük görmemek lazım ne üretir ki diye Eski Alman yapımı bina demode makineler olsa da 1000 Adet evin Elektriğini karşılıyor. Buradaki emeğiyle Çarşamba elektrik olup evlere ışık olur ışıldar. Çarşı içinde Cuma Pazarı civarında tekrar iki kol birleşir tek kol olur ayrılık yetmiştir artık ayrılmadan yola devam. Önceleri Akgül Resturant Civarında Eski Başkanlarımızdan Lokman Ciğerci Döneminde yapılmış Güzel bir Set vardı şimdilerde yok ama yinede biraz yükseltisi bile çok hoş görüntü veriyor. Çarşambaya Belediye binasından başlayarak akşamları Beyaz ışıltılar içinde Uykuya yatmış bebek gibi görürüz. Kundağında uyuklayan bebek nasılsa çarşambada susmuş ne uğultu ne şarıltı kalmış ışıkların yansımasını alarak sessizce kayıyor Bozkır içinde. Merkez Cami Yanında Selçuklulardan Kalma Tarihi köprümüze geliyoruz Burada da bir tarih yatıyor zamanında Merkezi Karşı yakaya bağlayan köprüymüş ama yorgun düşünce Çarşamba üstüne 3 Adet köprü kurulmuş Tarihi Sadece Yayalara ayrılmış. Buradan Asar Tepe ile Sivri Tepesi Arasında Hama mevkiden Akıp ilerleyerek, Maviye gidersin.
Su hayattır derler; Bizde Bu hayat var suyun olduğu her yerde, Medeniyetler kurulmuş bu sessiz yerlerden biriside Bozkır’ımız Tarihi M.Ö ki yıllara dayan Memleketimiz. Çarşamba tüm endamıyla Yıllar yılı akmış Er damlasına tarihin tozlu sayfalarında değişik milletler, Savaşlar, Beyler, Bin bir türlü süriyetler işlenmiş. Adın İsaura olmuş Sırıstat olmuş ve en nihayetinde Bozkır olmuş yüzlerce devlet olmuş. Suyun Sert İnsanın Mert olmuş. Suyunun verdiği bereketle Bağlar bahçeler sulanmış su değirmenlerin dönmüş un ügütmüş, Tahin Değirmenlerinde Susamlar öğütülmüş Besleyici bol vitaminli Tahin olmuş, Konya’ya değil dünya’ya nam salmış “Haki ki Bozkır Tahin’i” olmuş.
Sırıstat Haber Merkezi: Yakup ÇETİN