Cevizli, Akseki
Kaynak:Vikipedi, özgür ansiklopedi
Cevizli’nin tarihsel adı, “kutsal ve güzel doruk (tepe)” anlamına gelen Kuwa-Akra kelimelerinden türetilen Kagra (Kαγρα)’dır. Hellen dil kurallarına göre “tepe” kelimesinin eril olması nedeniyle, Kagra’ya ‘-s’ eklenir ve KAGRAS (Καγρας)’a dönüşür. Böylece Hellenistik dönemin başlangıcı olarak kabul edilen M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren, yani yaklaşık 2400 yıldır bu yerleşimin ismi Kağras’tır.
Cevizli’nin tarihi ile ilgili günümüze ulaşan en eski kaynaklar, şu anda “Kale” olarak isimlendirilen tepede bulunan M. S. 1. yüzyıla ait kalıntılar ve kitabelerdir. Cevizli’de, 1816’da Otto Von Richter, 1902’de W. M. Ramsay, 1921’de Henry Ardeme Ormerod, 1964-65-66’da George E. Bean ve T. Bruce Mitford tarafından arkeolojik saha çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Bunlara ek olarak 1933’te T. R. S. Broughton, 1980’de Ramsay MacMullen, 1996’da Riet Van Bremen tarafından bu kalıntıları ve antik şehri konu alan akademik yayınlar yapılmıştır. Bu eserlerde Cevizli’nin ismi, batı dillerindeki okunuşlarına göre Cagrai, Cragai, Ghyaras, Kagres, Karas ve Yaras şeklinde de ifade edilmiştir.
Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda, merkezi Selge’de bulunan Pisidia devletinin soylu bir ailesi bu bölgeye gelir ve yerleşir. Kagreus (Kαγρευς) olarak kitabelerde geçen bu ailenin en önemli ferdlerinden biri olan Kassia Mousaia, “kutsal tepe”ye bir Zeus Tapınağı inşa ettirmiştir. Kendisinden önce vefat eden kocası Hoplon ve oğlu Konis’in de birer heykelini tapınağa yerleştirir. Yakın komşuları olan Zomanalılar (Homonades), Roma İmparatorluğu’na karşı uzun süre direnmiş olsalar da, Pisidia’nın bir parçası olan Kagralılar (Kαγραi)’ın böyle bir direnişi görülmez. Belki de bu yüzden Kassia, Roma kadınları arasında ön plana çıkan bir isme dönüşür.
Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun Hıristiyanlaşması sonrasında Zeus Tapınağı muhtemelen işlevsiz kalmış, belki de kiliseye dönüşmüştür. Ancak bu dönemle ilgili günümüze ulaşan herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Türklerin Anadolu’ya girişleri ile birlikte Kagras’ta önce Selçuklu hakimiyeti, ardından da beylikler dönemi başlamıştır. Eşrefoğulları ve Teke Beyliği’nin etki alanında olan bölge Yıldırım Beyazıd döneminde Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Türkler tarafından Kâğras (كاغراس) isminin neredeyse hiç değişmeden kullanılmasında, belki de Farsça kökenli “taze ağaçlar, yeni dikilmiş fidanlar” anlamına gelen “ağras” ile benzerliği de etkili olmuştur.
Manavgat bölgesinde Varsak ve Avşar yörüklerinin yoğun olarak bulunduğu bilinse de, Kağras’ta hangi yörük boylarının, ne zaman yerleştiği tam olarak bilinmemektedir.
Cevizli’yle ilgili mevcut olan en eski yazılı belgeler, Sultan I. Mahmud döneminde verilen, padişahın tuğrasını da içeren 1750 ve 1754 tarihli beratlardır. Bu beratlarda o dönemde Kağras’ın bağlı olduğu Alaiye Sancağı kadısına verilen talimatlar göze çarpar. Kağras ve Sarı Şeyh zaviyeleri isimlerinin geçtiği bu beratlar, aynı zamanda en önemli ziyaret mekanı olan Sarı Şeyh Hüseyin Efendi Türbesi hakkındaki bilinen en eski belgedir. Bu yerin sadece bir isim olarak geçiyor olması, Hüseyin Efendi’nin gerçekten kim olduğu ve hangi dönemde yaşayıp nasıl öldüğü ile ilgili konuları henüz aydınlatılamamıştır. En yaygın rivayet olan “Bizans’a karşı savaşan Fatih’in Kolağası” iddiası ise tarihsel çelişkiler barındırmaktadır. Çünkü Bizans, Fatih Sultan Mehmet döneminden çok önce İstanbul’a sıkışıp kalan bir şehir devletine dönüşmüştü. Kolağası ünvanı ise ilk kez 1826’da kullanılmaya başlanmıştı. Sarı Şeyh Türbesinin tarihi niteliği kesin olarak bilinmese de, yüzlerce yıldır bölge halkı tarafından büyük saygı ve ilgi gördüğü bir vakıadır.
Kağras’ın da içinde bulunduğu Teke Sancağı, 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi’ne göre Konya Vilayeti’ne bağlanmış; daha sonra Akseki kazasına bağlı bir köy olarak 1924 yılında kurulan Antalya Vilayeti’nin bir parçası olmuştur. 1911 tarihli mahkeme kayıtlarına göre Kağras, 150 hane ve 800 nüfustan oluşurken, bu nüfusun önemli bir kısmı da çalışmak için İstanbul’a gidip gelenlerden oluşuyordu. 4 Mart 1931 tarih ve 7159 numaralı kararname ile, dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün onayı ile “Kağras Nahiyesi” kurulmuştur.
Türkiye’deki yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesi sürecinde 2400 yıllık Kağras ismi 1932 yılında önce Yeşilköy, ardından da Cevizli olarak değiştirilmiştir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Kağras’la ilgili yapılan araştırmalarda en çok rastlanan belgeler yangınlar ve halkın yaşadığı mağduriyetlerle ilgilidir. Her afet, ardından bir büyük dirilişi de doğurur. 1877’de yangından kısa bir süre sonra, harmanlar kaldırıldığı, buğdayların ambarlara, pekmezler küplere doldurulduğu günlerde, ikinci bir yangın daha meydana gelir. Halkın kiminin henüz inşaatı devam eden evleri, erzakları ve ekinleriyle birlikte yok olup gider. 1879’da yaşanan bu yangında , yoksulluk ve çaresizlik içinde kalan Kağraslılardan 60 hane (yaklaşık 300 kişi) Dersaadet’e (İstanbul) göç ederek dönemin Padişahı Sultan II. Abdülhamid’e sığınırlar. Devlet-i Âliyye’nin, gerek göç eden, gerekse Kağras’ta kalan “harikzede”lere yardım edilmesi konusunda bütün imkanlarını seferber ettiğini gösteren belgeler, arşiv kayıtlarında günümüze kadar taşınır.
Cumhuriyetin onuncu yıl kutlamalarının yapıldığı 1933 yılı, Cevizli için tam bir yıkım ve yeniden diriliştir. 31.10.1933 akşamı başlayan yangında 105 ev, 60 samanlık, 3 dükkan ve 1 caminin yandığı resmi olarak belirlenir. Olayın duyulması üzerine devletin tüm kurumları harekete geçerek Cevizli’ye acil yardım malzemeleri gönderilir. Cumhuriyet Bayramı’nın 3.günü meydana gelen bu büyük yangında, Cevizli’nin dörtte üçü yok olur. Başta Kızılay olmak üzere devletin tüm kurumları çok hızlı bir şekilde yeniden inşa faaliyetine girişilir. 15352 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı onayı ile örtülü ödenekten 25.000 lirayı Cevizli’ye 105 yeni ev yapımı için tahsis edilir. Böylece yolları ve yerleşim düzeni ile örnek bir kasabanın inşası mümkün olur. Zamanla varlıklı aileler, bölgeye özgü ahşap kafeslerle süsledikleri bu evler halen sit alanı olarak koruma altındadır.
Yangın sonrasındaki inşa faaliyetlerinin en çok zarar verdiği yerlerden biri tarihi mezarlık; diğeri de Zeus Tapınağı olmuştur. 1900 yıl ayakta kalabilmeyi başarmış bu ihtişamlı yapının sütunları ve blok taşları bazı evlerin inşaatlarında kullanılmıştır. Bu nedenle sadece az sayıda parçası gelecek nesillere ulaşma şansını yakalamıştır. Yangınların yok edemediği Cevizli, tarihî ve doğal güzellikleri ve modern görünümüyle ilgi odağı olmayı sürdürmektedir.
1966 yılında “Belediye” olan Cevizli’nin 2012 başı itibarıyla yerleşik nüfusu 1.617’dir. Adrese Dayalı Nüfus Sayım sonuçlarına göre nüfusu ikibinin altında olan yerler listesine girmesi nedeniyle, 6360 sayılı kanuna dayanarak köye dönüştürülmüştür.