Çiçeğimizin adı Küçük Cezayir Menekşesi - Vinca minor, Apocynaceae familyasından bir Cezayir menekşesi türü.
Küçük Cezayir menekşesi sürünen formda 80 cm uzunluğunda ince köksaplara sahip çok yıllık otsu bir bitkidir. Saplı kayışımsı yapraklar mızraksı-eliptik biçimindedir. Tekli halde bulunan çiçeklerde korolla mavi, mavimsi-mor, leyrak rengi, beyaz veya pembe renkli olabilir. Çiçeklenme dönemi Mart-Haziran ayları arasıdır. Folikül meyve tipi görülür.
Küçük Cezayir menekşesi bölgemizde çok popüler olmasa da, bahçelerde çoğunlukla yer örtücü bitki vazifesini görmesi için değerlendirilir. Bu bitki Orta Çağ'da tıbbi amaçla kullanılmış ve Zehir etkisi olan bir bitki türüdür.
Video ve görsellerde gördüğünüz üzere bölgemiz Dereköy, Bozkır, Konya'da bu bitki ağaçlık ve gölge alanlarda doğal olarak bulunuyor. Sarmaşık özelliği itibariyle özellikle bahçelerimizin zemin süslemesinde kullanılabilecek bir çiçektir.
Cezayir Menekşesi Faydaları
Şifalı bir bitki olarak bilinen Cezayir Menekşesi yalnızca güzelliği ile değil faydaları ile de büyüler. Cezayir Menekşesinin faydalarını şu şekilde sayabiliriz;- Cezayir Menekşesinin iştah açıcı özelliği vardır.
- Diş ağrısına iyi gelir.
- Dolaşım sistemi sorunlarına faydalıdır. İdrar söktürür. Bağırsak iltihabına iyi gelir.
- Mikrop öldürücü özelliği vardır
- Tansiyonu ve kan şekerini düşürür.
- Hafıza problemlerine iyi gelerek unutkanlığa fayda sağlar.
- Sakinleştirici etkisi vardır. Sinirleri yatıştırır ve davranış bozukluklarını giderir.
Tüm bu rahatsızlıklar üzerinde tedavi etkisi olduğu kanıtlanmamıştır. Yanlış kullanımı zehirleyebilir. Bu sebeple doktorunuza danışmadan kullanmamanız önerilir.
Küçük Cezayir menekşesi Hikayesi
Bu çiçeğimiz le ilgili yaptığımız araştırmamızda birde hikayesinin anlatıla geldiğini gördük, gelelim hikayemize;"Kara Davut, o zamana kadar onlarca insanı idam etmiş bir cellattı. Bu defa, ilk defa bir kadın mahkumu asacaktı. Genç kadın, yeni doğan çocuğunu öldürdüğü için idama mahkum edilmişti. Kadın mahkemede, çocuğun tecavüz sonucu olduğu için öldürdüğünü söylemişti.
Henüz sabah olmamıştı, koca şehir uykudaydı, iki gardiyan mahkumu darağacının kurulduğu avluya getirmişlerdi. Kadının gözleri çok etkileyiciydi. Kara Davut'a bu gözler yabancı gelmemişti, sanki bir yerde bu gözleri daha önce görmüştü.
Genç kadın; Ben suçsuzum, beni asmayın, diye ağlıyordu.
Kara Davut sehpaya doğru yaklaşırken genç kadının son sözleri; 'Beni asma baba, ben suçsuzum.' olmuştu. Hareketsiz kalan genç kadının deniz mavisi gözleri şimdi çok daha korkunç bakıyordu. Beni suçsuz yere astınız, bunun hesabını vereceksiniz der gibiydi.
Hiç evlenmemiş olan Kara Davut'a ilk defa biri, üstelikte idam ettiği bir kadın 'baba' demişti.
Birden oturduğu yerden kalkmıştı, adeta koşarak yürümeye başlamıştı. bunu nerede gördüğünü hatırlamıştı.
Hiç arkadaşı olmayan bu adam, zaman zaman bir parka gider ve etrafını mavi çiçekli bir sarmaşığın kapladığı kırık bir kanepede otururdu. Etrafı seyreder, bazen de kağıda sardırdığı simidini etrafını saran kedilere verirdi. İşte idam ettiği genç kadının gözleri bu sarmaşığın çiçeklerinin aynıydı.
Kara Davut, her zaman oturduğu parktaki yere gelmişti. kanepe yoktu, belki de kırık ayağını tamire götürmüşlerdi. Mavi çiçekli sarmaşık kanepenin olduğu yeri de kaplamıştı. Demek gelmeyeli çok olmuştu. Her zamanki gibi çiçekleri çok etkileyiciydi, tıpki astığı genç kadının gözleri gibiydi. Daha sonra da bu çiçeklerden bir tanesini kökledi ve idam ederken baba diyen genç kadının mezarına götürerk dikti. Bu bir cezayir menekşesiydi. Şimdi artık, ölmüş de olsa onun da ziyaret edeceği bir kızı vadı. Kara Davut, o günden sonra bir daha cellatlık yapmadı."
Kaynakça: